Türk Sosyal Güvenlik Sisteminde “Sigortalı”
Türk sosyal güvenlik sistemi esas olarak 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununca düzenlenmektedir. Türk Sosyal
güvenlik sisteminde “sigortalı” kavramı üzerinde durulacak olan bu yazıda, 5510
sayılı Kanun irdelenerek, kavramın hukuki sınırları değerlendirilecektir.
Yazıda öncelikle sigortalıyı belirleyen mevzuat ve kurumsal yapı hakkında genel
bilgiler verilecek daha sonra 5510 sayılı Kanun çerçevesinde sigortalı
kavramının farklı görünümleri hakkında kısaca bilgi verilecektir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu’nun geneli itibariyle yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden önce
çalışanların sosyal güvenliği farklı kanun ve hükümlere tabi olarak
sağlanmaktaydı. 5510 sayılı Kanun ile tüm çalışanların tek bir kanun kapsamı
içine alınarak dağınık olan yapıya son verilerek etkinlik sağlanmaya
çalışılmıştır.
Resim 1: SGK Logo |
Sosyal güvenlik sisteminin mali açıdan sürdürülebilirliğini
kaybetme noktasına gelmesi, demografik yapının değişimi ve yaşam süresinin
artması, nüfusun tamamının sosyal güvenlik şemsiyesi altına bulunmaması, sosyal
güvenlik kurumlarının kurumsal kapasitelerinin yetersizliği ve kayıt dışılık
ile etkin mücadele edilememesi gibi faktörler Türk sosyal güvenlik sisteminde
reform ihtiyacını doğurmuştur. Reform öncesinde, T.C. Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar
Kurumu, Bağ-Kur ile Bankalar, Sigorta ve Reasürans Şirketleri, Ticaret Odaları,
Borsalar veya bunların teşekkül ettikleri birliklerinin personelinin sosyal
güvenliğinin sağlanması amacıyla oluşturdukları emekli sandığı vakıflarından
oluşan çok parçalı bir mevzuat ve bununla birlikte farklı kurumsal yapılar
bulunmaktaydı.
16.05.2006 tarihli 5502 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu
Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile Sosyal Sigortalar Kurumu, Emekli Sandığı ve
Bağ-Kur tek çatı altında birleştirilmiştir. 5510 sayılı Kanunun geçici 20 nci
maddesi uyarınca, bankalar, sigorta ve reasürans
şirketleri, ticaret odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil
ettikleri birlikler personeli için kurulmuş bulunan sandıkların iştirakçileri
ile aylık veya gelir bağlanmış olanlar ile bunların hak sahiplerinin, Sosyal
Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına alınacağı hüküm altına
alınmıştır.[1]
5510 sayılı Kanunun 3 üncü
maddesinin birinci fıkrasının 6 ncı bendi sigortalıyı tanımlamıştır. Buna göre
sigortalı, 5510 sayılı Kanunun uygulanmasında, Kısa ve/veya uzun vadeli
sigorta kolları bakımından adına prim ödenmesi gereken veya kendi adına prim
ödemesi gereken kişidir. Sigorta kolu ifadesi, sosyal sigorta kapsamındaki
kişilerden toplanan primler karşılığında her türlü aylık, gelir ve ödeneğin sağlandığı,
risk unsurlarının her biridir. 5510 sayılı Kanun kısa ve uzun vadeli sigorta
kolları olarak iki ayrı sınıflandırma yapmıştır. Kısa vadeli sigorta kolları; iş
kazası ve meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortası kollarını, uzun vadeli
sigorta kolları ise malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası kollarını
içermektedir.
5510 sayılı Kanun, “sigortalı”dan ayrı olarak bir de “genel
sağlık sigortalısı”nı tanımlamıştır. Buna göre bireylerin öncelikle
sağlıklarının korunmasını, sağlık riskleri ile karşılaşmaları halinde ise oluşan
harcamaların finansmanını sağlayan sigorta kapsamında bulunan kişiler genel
sağlık sigortalısı sayılırlar ve Kanunun 60 ıncı maddesinde sayılan kişiler bu
kapsamda sayılmıştır. Ancak yazımızda genel sağlık sigortalısı üzerinde
durulmayacaktır.
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi Sigortalı Sayılanlar
başlığını taşımaktadır. 5 inci maddesi Bazı Sigorta Kollarının Uygulanacağı Sigortalılar,
6 ncı maddesi ise Sigortalı Sayılmayanlar düzenlenmiştir.
Resim 2: Tek Çatı- SGK |
5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrası ile
ilk defa 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle sigortalı olarak çalışmaya
başlayanlar için sigortalılık statüleri şunlardır:
- Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar (4/1-a, eski adıyla SSK veya 506 sayılı Kanuna tabi çalışanlar),
- Hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar (4/1-b, eski adıyla Bağ-Kur veya 1479 ve 2926 sayılı Kanuna tabi çalışanlar),
- Kamu idarelerinde yukarıdaki statüler dışında çalıştırılanlar (4/1-c, eski adıyla Emekli Sandığı veya 5434 sayılı Kanuna tabi çalışanlar).
Kanun, daha önce dağınık ve farklı kanunlarda düzenlenen
sigortalılık statülerini tek bir çatı altında toplamış; ayrıntılı ve çok sayıda
geçiş hükümlerine yer vererek yürürlük tarihinden önceki sigortalıların hak
kayıplarının önüne geçmeye çalışmıştır.
Kısacası Türk sosyal güvenlik sistemi açısından sigortalı,
5510 sayılı Kanunun belirlediği sigorta kolları kapsamına girmekte olup, adına
prim ödenmesi gereken ve ödediği primler karşılığında da menfaat elde eden kişi
olarak tanımlanabilecektir.
[1] Kanun, bahsi geçen sandıkların, herhangi bir işleme gerek kalmaksızın maddenin yayımı tarihinden itibaren üç yıl içinde Sosyal Güvenlik Kurumuna devredilerek bu Kanun kapsamına alınacağını düzenlenmiştir. Kanunun ilk şeklinde üç yıllık sürenin Bakanlar Kurulu kararı ile en fazla iki yıl daha uzatılabileceği belirtilmiştir. Ancak 08.03.2012 tarih ve 28227 S.R.G. de yayımlanan 01.03.2012 tarih ve 6283 sayılı Kanunun 4. maddesi ile birinci fıkranın ikinci cümlesinde yer alan "iki yıl" ibaresi "dört yıl" şeklinde değiştirilmiştir.
Yorumlar