“ÜCRET” İLE “PRİME ESAS KAZANÇ” FARKI

Gelir Vergisi Kanununun 63 üncü maddesi hükmü gereği, vergilendirmeye esas alınan gerçek ücretin safi tutarı, işveren tarafından verilen para ve ayınlarla sağlanan yararlar toplamından, Kanunda gösterilen indirimlerin yapılmasından sonra kalan miktardır. Aynı maddede “Kanunla kurulan emekli sandıkları ile 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesinde belirtilen sandıklara ödenen aidat ve primler”in ücretin gayrisafi tutarından indirilebileceği hükme bağlanmıştır. Kanunda belirtilen aidat ve primler, esas olarak 2008 yılı Ekim ayı başı itibariyle yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile düzenlenmektedir.

Günlük hayatta “ücret” kavramı, maaş, aylık, kazanç vb. anlamlarda kullanılmakla birlikte çeşitli kanunlarda farklı şekillerde tanımlanmakta ve bu nedenle farklı biçimlerde sınıflandırılmaktadır. Kavrama değinen her kanun kendi insicamı içerisinde bir anlam yüklemekte ve kavramın muhteviyatını belirlemektedir. Kimi durumlarda aynı kavram ile daha geniş veya daha dar bir kapsam ifade edilmekte iken, kimi durumlarda ise aynı kapsamı farklı kavramlar ifade edebilmektedir. Yazının bu bölümünde gelirin unsurlarından ücret ile üzerinden sosyal güvenlik primi hesaplanan prime esas kazanç kavramları genel hatlarıyla açıklanacaktır.
Gelir Vergisi Kanununda yer verilen ücret deyimi, genel olarak kullanılan ücret kavramından daha farklı ve geniş bir anlam ifade etmektedir.Gelir Vergisi Kanununun 61 inci maddesinde tanımlanan ücret; görülen bir hizmetin karşılığında, bir işverene tabi ve belirli bir işyerine bağlı olarak elde edilen, para ve para ile temsil edilebilen diğer menfaatlerin tamamını kapsamaktadır. Aynı maddenin takip eden fıkrasında; ödenek, tazminat, kasa tazminatı, tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karşılığı veya başka adlar altında ödenmiş olmasının ücret niteliğini değiştirmeyeceği, hatta ortaklık ilişkisine dayanmamak şartıyla kazancın belli bir yüzdesi olarak belirlenmesi halinde dahi yapılan ödemenin ücret olarak kabul edilmesi gerektiği hüküm altına alınmıştır. 

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu 80 inci maddesinde ise üzerinden sosyal güvenlik primlerinin hesaplanacağı “prime esas kazanç” kavramı esas alınmıştır. Ancak Kanun koyucu prime esas kazanç kavramının tanımına yer vermemiş, bunun yerine hangi ödemelerin prime esas kazanca dâhil olduğu, hangi ödemelerin dâhil olmadığı hususları üzerinde durmuştur. Hatta prime esas kazanç kavramına giren unsurlar sayılmış ve “bu nitelikteki her çeşit istihkak” diyerek farklı adlar altında yapılacak ödemelerin de prim hesabında dikkate alınacağına dikkat çekilmiştir. Diğer taraftan prime esas kazanç kapsamında değerlendirilemeyecek hususlar ise tahdidi olarak sayılmıştır.

4857 sayılı İş Kanunu ise 32 inci maddesinde ücreti, işveren veya üçüncü kişiler tarafından bir kimseye bir iş karşılığında para ile ödenen tutar olarak tanımlamaktadır. Maddenin devamında ise “Ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkak”deyimi kullanılmıştır. Bu ise ücretin işçiye yapılacak ödemeler içerisinde bulunan unsurlardan yalnızca birisi olduğunun ifadesidir. 

Gelir Vergisi Kanununun diğer kanunlardan farkı, “para ve ayınlar ile sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatler”in de ücret kavramının içerisinde değerlendirilmesidir. Hatta 193 sayılı Kanunun 61 inci maddesi ilk fıkrasında ücreti tanımlamış, ikinci fıkrasında mahiyetini açıklamış,üçüncü fıkrasında ise tereddüte mahal vermemek adına, Kanunun uygulanmasında ücret kapsamında değerlendirilecek çeşitli ödeme ve menfaatleri altı bent halinde sayma yoluna gitmiştir.

5510 sayılı Kanun ise ayın olarak yapılan yardımları prim matrahına hiç dâhil etmezken, ücret olarak verilecek ayni unsurların prime tabi tutulması gerekmektedir. Yine Kanun uyarınca primler aylık olarak hesaplanıp ödenmektedir. Bu sebeple sigortalı prime esas kazancının yani başka bir deyişle prim matrahının da aylık olarak belirlenmesi gerekmektedir. Ancak, sigortalıların ay içerisinde işe girişleri, işten çıkışları, istirahat raporlu geçirdikleri süreler, fazla mesaileri, devamsızlıkları vb. pek çok sebeple, Kanun koyucu aylık prim matrahının belirlenmesini günlük kazanç esasına bağlamıştır. Primlere esas alınan kazançlar sigortalıların gerçek ve varsayılan kazançları üzerinden hesaplanmaktadır. Hesaplamada, elde edilen tüm menfaatler değil, Kanun koyucu tarafından sayılanlar dışındaki tüm kazanç unsurları dikkate alınmaktadır.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 80 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, hizmet akdi ile işverene bağlı çalışan (4/1-a) sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında, sigortalıların prim matrahını teşkil eden prime esas kazanç unsurlarını,

1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı,

olarak sıralamıştır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Sosyal Politika Nedir? (2)

Hizmet Akdine Tabi Çalışanların Sigortalılığı (Eski SSK, Yeni 4/1-a)

Kendi Adına ve Hesabına Bağımsız Çalışanların Sigortalılığı (Eski Bağ-Kur, Yeni 4/1-b)